20 Mart 2016 Pazar

YENİ DÜŞMANIM:PERDELER!

                             

Nasılsınız arkadaşlar?Neler yapıyorsunuz görüşmeyeli?Sizi bilmem ama benim rezil olmakla meşgul olduğum kesin.Her okulun yaptığı gibi bizim okulda 18 Mart Çanakkale Savaşı'nın kurtuluşunu kutladı ve bunun için skeçler,türküler,şiirler derken bir program hazırladı.Bizde gittik izlemeye.Program başladı,izliyoruz. Buraya kadar herşey normal.İzlerken bir hoca geldi yanımıza kızlar biriniz çıkın perdeyi çekin dedi.Kimse kalkmayınca mecbur ben perdeyi çekmek için çıktım. Ben çayırlarda gezen bir Heidi misali perdeyi çekerken bir de baktım ki bizim vip koltuklara oturmuş canım hocalarımız gülüyor,öğrencinin birinden şu cümleyi duydum "Ne yapıyor?".Diğeri "Perdeyi çekiyor."diyor.Evet bu cümleleri ve öndeki hocaların gülüşmelerini duyana kadar bence herşey normaldi.Ama sonrasında yanlış birşeyler olduğunu anladım ve ilk sorum şu oldu;"Yanlış birşey mi yapıyorum?"Ah!Ne kadarda zekiyim (!) değil mi?Hemencicik kavradım olayı.Sonrasında bir tane hoca vicdan yapmış olacak ki perdeyi arkadan çekmem gerektiğini söyledi.O an Kore dizisi izlerken sürekli karşıma çıkan bonus reklamındaki kadın misali kendime "Yerin dibi şurada olacaktı gel girelim" dememek için zor tuttum.Artık perdeler ve hocalar düşmanımken,yerin dipleri dostum oldu!Buradan benim gibi perde mağdurlarına sesleniyorum:Gelin birlik olalım perdelerin canını okuyalım!

28 Şubat 2016 Pazar

DIY FİKİRLERİ

1-Ufak bir süpriz yapmak istiyorsanız kolay ve farklı bir fikir.


2-Resimlerinizi asmanız için çok işe yarayacağına eminim.


3-Bozuk bir ampul ile bile yapılabilecek çok tatlı bir fikir.


4-Bunu yapabilmek için resim yeteneğinizin olmasına bile gerek yok!


5-Çok tatlı bir dilek kutusu olmaz mı?


6-Kullanmadığınız ojeleri değerlendirmek için iyi bir fikir.


7-Hem maliyeti düşük hemde çok şık bir hediye kutusu yapabilirsiniz.


8-Salonunuzda yada odanızda harika duracağına eminim.


9-Doğum günleri veya kutlamalarda farklılık istiyorsanız bu balonların tamda istediğiniz gibi olacağına eminim.


10-Kırık veya artık işe yaramayacak gitarınızı bununla değerlendirebilirsiniz. Odanıza farklı bir hava katacaktır.


11-Rengi gitmiş tel tokalarınız bu fikir ile daha güzel olabilir.


12-Kitaplarınız için istediğiniz renkte kullanışlı raflar yapabilirsiniz.


13-Bu fikir sayesinde vazo almanıza gerek yok!


14-Eski gazete ve dergiler ile yapılabilecek şık bir dekor.


15-Yada şöyle tatlış bir hediye kutusu yapabilirsiniz.


16-Her daim yanınızda taşıyabileceğiniz mini bir macera defterine ne dersiniz?


17-Mumunuz artık eskisi kadar sıradan değil!


18-Yapılabilecek eğlenceli fikirleri içine atabilir sıkıldığınızda yapabilirsiniz.


19-Gerçekten beklenmedik bir hediye olabilir!


20-Küçük süprizler için harika olabilir.

14 Şubat 2016 Pazar

SEVGİLİLER GÜNÜNDE SAPLAR!


Çoğu mağazaların vitrinini,reklamları,dizileri,programları ve daha birçok şeyi kalplerin ve kırmızıların rehin aldığı bir gün.Bugün sevgilisi olanın olmayana nispet yaptığı,vıcık vıcık aşk sözlerinin havada uçtuğu,içinden aşk fışkıran hediyelerin verildiği,belkide tüm yıl boyunca seni seviyorum kelimesinin en çok kullanıldığı gün:SEVGİLİLER GÜNÜ!

Peki sevgililerin bunları yaptığı bu günde sevgilisi olmayanlar ne yapıyor?Sevgilisi olanlara bakıp üzülüp depresyona mı giriyorlar yoksa bugünün saçma olduğundan bahsedip hayatlarına devam mı ediyorlar?

Sevgili saplar eğer sizde ilk bahsettiğimiz gibi üzülüyorsanız bu yazıyı kaçırmayın!    Çünkü artık sizde sevgililer günü denen bugünde eğlenebileceksiniz.Nasıl olduğunu merak ediyorsanız buyurun yazımıza!

1-Öncelikle girdiğiniz şu depresyon modundan çıkın.Size sevgili mi yok?


2-Birde bugün sinemaya gitmemenizi öneririz.Daha çok depresyona girebilirsiniz.

3-Ama sinemaya gitmemek demek film veya dizi izlememek demek değil.Yeni dizilere başlayabilir yada film izleyebilirsiniz.

Aşk havada mı?
-Yanlış.Azot,oksijen ve karbondioksit havada.

4-Yada büyük bir ayı alıp onu yeni sevgiliniz ilan edip onunla vakit geçirebilirsiniz.Emin olun onunla bir sevgiliden daha çok eğlenirsiniz.


5-Sizin gibi tek arkadaşlarınızla toplanıp pijama partisi yapabilir,çiftlerden nefret edebilirsiniz.


6-Aslında bugünün sevgililer günü değilde nutella günü olduğunu sadece siz biliyorsunuz.Zekiliğinizle övünebilirsiniz.


7-Sevgiliniz olmayabilir ama en iyi arkadaşınız ne güne duruyor?Onunla yemek yiyip yaptığınız eğlenceli şeyleri konuşabilirsiniz.

Tabi ki en iyi arkadaşınız ile yemek derken bunu kastetmiştim.Başka birşey anlamadınız değil mi?

8-Pizzadan sevgili olmaz demeyin!
9-Yalnız olduğunuz için kutlama yapabilirsiniz.Herkesin sizi kıskanacağını şimdiden hayal edebiliyorum.


10-Ve tabiki bugünün kaçınılmaz sorusu olan soru:neden teksin?Bunun cevabı çok basit,onlara bu güzelliğin bir yaratığa ihtiyacı olmadığını söyleyin.Emin olun size bir daha böyle bir soru soramazlar.

11-Son olarak unutmayın baş parmak daima farklıdır.



10 Şubat 2016 Çarşamba

BİR PSİKİYATRİSTİN GİZLİ DEFTERİ


                                   Yazar:Gary Small-Gigi Vorgan

Gerçek hikayeler kurgudan çok daha tuhaftır.Dr Gary Small bunu gayet iyi biliyor.Psikiyatriyle ve insan beyni üzerine çığır açıcı araştırmalarla geçen 30 yıl içinde Dr Small pek çok şey görmüş.Artık ofisinin kapılarını açmaya ve kariyerinin en gizemli,ilginç ve tuhaf hastalarını anlatmaya hazır.

Bir Psikiyatristin Gizli Defteri en şaşırtıcı vakalarının etkileyici kayıtlarından oluşuyor.Bu kitap bir psikiyatristin zihnine ve onun giderek gelişen mesleki yaşamına yapılan aydınlatıcı bir yolculuk.Kitabı okurken kendinizi bizi insan yapan şaşırtıcı tuhaflıklar üzerine düşünürken bulacaksınız.

Ben oldum olası psikolojiye ilgi duyduğum için kitabı çok beğenerek okudum.Kitapta bilmediğim hastalıklar vardı fakat yazarın bu hastalıkları gayet anlaşılır bir dil ile anlatması sayesinde hem yeni şeyler öğrendim hem de okurken hiç zorlanmadım.Sadece bazı kısımlarda sıkıldığım oldu fakat kitabın geneline bakılırsa hiçbir şekilde takılınmayacak bir nokta bu benim için.

Kitabı okurken en çok hissettiğim duygu şaşırmaktı herhalde.Çünkü gerçektende söylendiği gibi ilginç,farklı vakalar vardı.Ve beni bu kitaba en çok çeken şeyde buydu.Kısacası benim severek okuduğum ve herkese tavsiye edebileceğim bir kitap.

8 Şubat 2016 Pazartesi

MA BOY

Herkese merhabaa!!!Bugün mini minnacık tatlı bir dizi ile karşınızdayım.Üç bölümlük mini bir gençlik dizisi.


Dizinin konusu ise;
Sun Woong bazı nedenlerden dolayı İrene adıyla kız kılığına girmiştir.Çok ünlü birisidir.Ama kız kılığında olduğu için fazla konuşmaz.Geu Rin yetenekleri sayesinde sanat okuluna girmiştir.Ve oda arkadaşıda İrene'dir.İlk bölümlerde iletişim bile kuramazken ilerleyen zamanlarda bu durum değişecektir.
Bana sorarsanız herşeyiyle tam olmuş bir diziydi.Belki bir bölüm bile uzatsalardı dizinin tadı bozulabilirdi.Bence oyuncularda bu diziye en çok yakışabilecek oyunculardandı.Belki aranızda bilenler vardır.Sun Woong,Touch adlı bir grubun üyesidir.Bu grubu pek fazla takip etmediğim için Sun Woong nasıl bir şarkıcı bilemeyeceğim ama bildiğim bir şey varsa o da rolünün hakkını verdiği.:)

6 Şubat 2016 Cumartesi

MASTER'S SUN

Merhaba dostlar!Bugün tatlı mı tatlı güzel mi güzel bir diziyle daha karşınızdayım.Daha önce çok kez duymama rağmen bir türlü başlayamadığım bir diziydi.Geçen hafta başlamak nasip oldu ve iki günde bitirdim.Artık siz düşünün ne kadar güzel olduğunu!Romantik komedi türünde 17 bölümlük bir dizi.

                                
                               

Olaylar yukarıda görmüş olduğunuz dört tatlış insan etrafında geçiyor.En baştaki Kim Yoo  Ri dizide bir nevi ikinci kadın rolünde.Ama çoğu dizideki gibi ikinci kadına olan nefretim ona karşı olmadı.Çünkü o dizide hem fazla fitne fesatlık yapmadı hem de yaptığı saçma sapan hareketleriyle sizi ondan nefret etmenizden çok gülmeye itiyor. Dizide Seo İn Guk'tan hoşlanıyor ve Gong Hye Jin'in liseden arkadaşı.Gong Hye Jin'dende fazla hoşlanmaz hatta  ona karşı bir kin beslemiş durumda.Çünkü eskiden Gong Hye Jin büyük güneş kendisi ise küçük güneştir.

Resimde ikinci kişi yani karizmatik mi karizmatik yakışıklı mı yakışıklı So Ji Seob ise Krallık adlı bir alışveriş merkezinin sahibi.15 sene önce kaçırılma olayı  yaşamış ve kız arkadaşını kaybetmiştir.Yaşanan olayda suçlular kaçmıştır.Şimdi suçluları bulmasına yardımcı olacak bir fırsat yani Gong Hye Jin karşısına çıkmıştır.

Resimdeki üçüncü kişi ise tatlı hareketleriyle  dizide kendine hayran bırakan Gong Hye Jin.Onun yaşadığı bir kazadan sonra tüm hayatı mahvolmuştur.Öncesinde popüler,zeki,güzel kısacası herkesi kısandıracak özelliklere sahip büyük güneşmiş.Ama yaşadığı talihsiz olaydan sonra üç yıl komada kalmış ve uyandığında hayaletleri görebilmektedir.Bir gün yolu So Ji Seob ile kesişir ve onun radarı olur.Neredeyse en önemli noktayı atlıyordum!Gong Hye Jin ne zaman So Ji Seob'a dokunsa etrafındaki tüm hayaletler yok olur.Bu nedenle onu koruyucusu ilan eder ve peşinden ayrılmaz.

Ve son kişi ise en son Hello Monster'da izlediğim Seo İn Guk.Bir adam nasıl bu kadar yakışıklı olabilir hala anlamış değilim!O çok yetenekli bir güvenlik şefi  ve Gong Hye Jin'den hoşlanıyor.Ama ilerleyen zamanlarda neler olur onu izlerken göreceksiniz.

Yine fazlaca güldüğüm bir dizi daha.So Ji Seob'un hareketleri ve tüm dizi boyunca alnına yapıştırdığı saçı beni benden aldı.Genel itibariyle herşey iyiydi hoştuda sadece son bölümlerde çoğu Kore dizisinde olduğu gibi yapılan dram beni baydı.Ama ilk bölümlerin eğlenceliliğine bakılırsa son bölümlerdeki dram fazla göze  batmasa gerek!Sizi daha fazla baymayacağım ve ne kadar az olsada çıkardığım bir kaç repliğide paylaşıp yazımı bitireceğim hepinize iyi günler!

Her zamanki güneş muhabbetleri...

Uzaylıları görmek mi yoksa hayaletleri mi?Sizce hangisi daha delice?

Bencede kedi :)


Ve So Ji Seob'un dilinden hiç düşmeyen kelime "DEFOL"


19 Ocak 2016 Salı

1 MUTLULUK İÇİN 1000 MUTSUZLUK...

Düşünün dostlar düşünün!Anılarınızı düşünün.Yada klişeleşmiş haliyle hayatınızı bir film şeridi gibi geçirin gözünüzün önünden.Ne görüyorsunuz?Mutluluk,hüzün,korku...Anılarınızın sesini dinleyin şimdide.Kulağınıza çalınan melodiyi duyuyor musunuz?Peki atılan kahkahaları?Yada durun,durun!Sanki bir ses geldi.Yere düşen gözyaşlarınızın sesi...Şimdide onlara sebep olanları düşünün.Onlara adanmış zamanları,ruhları,hayalleri...Sizde hissediyor musunuz?Anılar geminizin sallandığını...Gözyaşlarınız arttıkça daha da sallanıyor gemi,daha da şiddetleniyor dalgalar...Nasılda çırpınıyor düşmemek için anılar?Birer birer dökülüyorlar denize.Sanki hiç yaşanmamışlar gibi...Tam o sırada bir tanesi takılıyor gözünüze.Diğer anılarınızdan farklı.Daha renkli,daha canlı,daha neşeli...Merak edip giriyorsunuz içine.Tesadüfe bakın en mutlu anınız karşınızda!Kaybolmasını istemiyorsunuz,dindiriyorsunuz gözyaşlarınızı.Dalgalar yavaşlıyor,gemi tekrar eski haline geliyor ve usul usul ilerliyor...Kaybolmak üzere olan kötü anılar  tutunuyorlar tekrar gemiye ve tırmanıyorlar eski yerlerine...Ve siz sevgili dostlar!Bir kez daha yapıyorsunuz aynı hatayı.1 mutluluk için 1000 mutsuzluğu kabul ediyorsunuz...